entirely en Turco
Ejemplos
He is not entirely without courage.
O tamamen cesaretsiz değil.
I entirely approve of what you say.
Söylediklerinizi tamamen onaylıyorum.
The accident was entirely avoidable.
Kaza tamamen önlenebilirdi.
Your guess is entirely off the mark.
Senin tahminin tamamen yanlış.
Your idea differs entirely from mine.
Fikriniz benimkinden tamamen farklı.
I don't entirely understand what he said.
Ben onun söylediğini tamamen anlamıyorum.
My opinion is entirely different from yours.
Benim görüşüm sizinkinden tamamen farklı.
I don't care where we eat dinner. It's entirely up to you.
Akşam yemeğini nerede yediğimiz benim için dert değil. O tamamen sana kalmış.
Nicholas left the matter entirely in Mary's hands.
Nicholas meseleyi tamamen Mary'e bıraktı.
You wanted to become an architect...and build schools entirely out of glass...that would rotate to follow the course of the sun.
Mimar olmak ve güneşin yönünü takip etmek için dönecek olan camdan okullar yapmak istemiştin.
Sinónimos
2. completely: totally, fully, altogether, wholly, quite
